istanbulescort
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort

Öfke kontrolü sağlayamama

Öfke kontrolü sağlayamama ve iletişim olgunluğuna sahip olamama halinin aile kurumuna etkisi nedir?

Gündem Yayın: 11 Mart 2020 - Çarşamba - Güncelleme: 11.03.2020 15:18:28
Editör -
Okuma Süresi: 7 dk.
Takip EtGoogle News

Öncelikle öfkenin yapısını oluşturan sinirden bahsedelim. Sinir tüm canlılarda bulunan bir duygu halidir.

Siniri durdurma veya yönetme şansımız olmadığı için kontrol altına da alma ihtimalimiz yoktur.

Öfke ise oluşan Sinir duygumuzun dışa vurum halidir.

Bu bazen bir bağırma, bazen sesin yükselmesi, bazen hiddet, bazen de şiddet olarak gün ışığına çıkabilir.

Kısacası sinirimizi kontrol altına almak imkansız. Fakat öfkemizi yönetebilme yetisine sahibiz.

Öfkemizi kontrol altına alabiliriz. Ben Aristoteles’in bir sözüyle devam etmek istiyorum.

’’Kime, nerede, ne zaman öfkeleneceğine dikkat et.’’

Yani, ya kar edeceksin ya da zarar edeceksin. Eğer kar etmek istiyorsan, kıracağın insanın değerinin ne kadar olduğuna bak.

Eğer zarar etmek istiyorsan da sonucuna bak diyor bize bu söz.

Yani kıracağın insan eşinse çok değerli biriyse susacaksın; değersizse hayatını karartmayacaksın.

Benim bir sözüm var onu da eklemek isterim: ‘’Dünyanı karartacağın insan, Hayatına güneş olsun.’’

Eğer ben öfkemi kontrol edip susuyorsam eşimi kazanırım, çocuklarımın huzurunu kazanırım; O anlık öfkemi ortaya çıkarmaya çalışmaktansa susmayı tercih ederim.

Öfke kontrolünün olması gereken hali budur. Yalnızca aşk çemberi içinde bir evlilik kurulduysa eğer ve sevgi-saygı yoksa, sıkılganlıklar başlamışsa zaten öfkeyi de kontrole ihtiyaç duymaz çiftler ve eşini kaybetmek için fırsat arar.

 

 

 

Aldatma ve sadakatli olma hali ile ilgili genel bir bilgilendirme yapabilir misiniz? Aldatma olduğunda sizce ne yapılmalı?

Buna insanlar aslında hep klişe cevaplar verir. Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma gibi.

Tamam bunu destekliyorum ama ben aldatmayı biraz da şöyle betimliyorum. Hiçbir insan gitmez sen itmediğin sürece.

Sen itersen o gider. İtmek nedir?

Örneğin; seninle konuşurken seni eleştirip sorgulayan, yönlendirme yapmaya, akıl hocalığı yapmaya çalışan biriyle dışarı gezmeye dahi gitmek ister misin? Gitmezsin, aynı yolda yürümek istemezsin.

İşte bireyler de kendi içlerinde oluşan duygusal açlıktan dolayı dış kaynaklı bir ilgi gördüklerinde istem dışı bir gönül kayması gerçekleşebilir.

Eğer bu gönül kayması sonucunda kişi kendini kontrol altına almaz ise ki bu ahde vefa ile çok ilişkilidir.

Eşte biten heves başkasında yeşerecektir, yeni nesil evlilikleri düşünürsek. Dediğim gibi kimse birbirini durup dururken aldatmaz eğer psikolojik bir rahatsızlığı yok ise.

Yani aç kişi hırsızlık yapar, tok kişi hırsızlık yapmaz.

Aldatma durumunda biz terapistler yönlendirme yapamayız ama şunu sorarız:  ‘’Unutmak mı, affetmek mi?’’ Bunu kişinin kararına bırakırız.

Eğer kişi çok seviyorsa, eşine bağımlıysa şunu söyleriz devam etmek isteyene: ‘’ Siz bunu hazmedecekseniz, bir gün karşısına tekrar bu olayı getirmeyecekseniz aldatan tarafın, evet devam edebilirsiniz çünkü en nihayetinde çocuklarınız var.

Ama siz bunu hazmedemeyip kabullenemeyecekseniz biz size bağımlı olmamayı güçlü olmamayı öğretiriz diyoruz.

’’ Ya affedersin konuyu bir daha açmazsın ya da unutur karşı tarafı hayatından çıkarırsın.”

 

 

 

Sağlıklı, mutlu bir aile sahibi olmak için neler yapılabilir?

Üç şeye önem vermeliyiz:

a)Eşinizden çok işinizi düşünün. Herkes der ki, öncelikli eş. Ama ben iş derim. Bir insan işinde mutlu değilse eşinde de mutlu olamayacaktır. O yüzden seveceğiniz bir iş sahibi olun.

b)Sizin sevdiğinizin değil çocuklarınızın annesi babası nasıl biri olacak önce ona karar verin. Ben hep şunu derim: ‘’ Sizin bugün vereceğiniz kararlar, sizin değil çocuklarınızın kararı.’’ Yani siz aslında çocuklarınız adına karar veriyorsunuz. Bir danışanımı örnek vermek istiyorum: Serseri birine aşık olmuş ve onunla evlenme kararı almış; aşkından dolayı evlenmek istiyor ama şu soruya yanıt arasa emin olun evlenmekten vazgeçerdi, soru şu: Benim çocuklarıma baba olabilir mi?

O yüzden önceliğiniz çocuklarınızın anne babası nasıl olacak ona karar vermemiz lazım.

c) Diğer bir adım ise size aşık mı sorusundan öte sizi sevebilecek mi sorusu olmalıdır.

Doğru eş seçimi sorunsalı nasıl aşılır?

Doğru bir eş seçmek için doğru bir iş bulmanız lazım. Neden? Çünkü doğru bir iş bulduğunuzda seçici olursunuz, doğru bir iş bulmazsanız seçilen olursunuz. Ve seçtiğimiz kişinin çocuklarımıza neler verebilecek olduğuna dikkat etmemiz gerek.

Çünkü çocuğa seçilen bu kişi ahlak, kültür, eğitim, bilgi, şefkat vs. verecek. Çocuk; Şefkati Anneden, Ahlakı Babadan alır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Cinsellik-evlilik ilişkisini ve buradan çıkan sorunlardan çözüm yollarından bahsedebilir misiniz?

Eskiden cinsellik klasik bir boyuttaydı. Fakat kitle iletişim araçlarının çoğalması, teknoloji, farklı yayınlar dolayısıyla fantezi ve boyutları değişti. Burada iki sistem oluşuyor.

Tabusal cinsellikte geleneksel bir ilişki boyutu var.

Fakat beklenti farklı, davranış farklı.

Şimdi şöyle anlatayım; iletişim araçlarının bize göstermiş olduğu fantezi boyutu aile içine yansıtılmaya çalışılıyor ama bu sefer de kültürel çatışma başlıyor. Bu nedenle de kişiler farklı fantezileri farklı kişilerde aramaya kalkışıyor.     

Günümüzün en sık rastlanan cinsel problemlerinden biri oral sex ve ters ilişki.

Bunun ikisinde de kültürlerimiz çatışıyor. Biz aynı zamanda cinsel terapi eğitimi verdiğimiz için kadınlarda bunu özellikle çok görüyorum.

Ben oral sex’ ten hoşlanmıyorum diyor. Onlara eşinin elini öpermisin? Diye sorduğumda  Evet diyorlar. Peki diyorum günde kaç yere değiyor o el? İşte cinsel organlara pis diye atıfta bulunduğumuz için oral sex problem haline geliyor. Aslında bunu kültür kabul etmiyor.

Tabi aynı durum erkekte de olabilir, erkek de istemeyebilir. İşte bu gibi birçok olay cinsel çatışmalara da sebep oluyor.

Özde, fantazi ve kültürün çatışması var.

Çözüm noktasında kişilerin birbirlerine olan taleplerini cinsel açıdan karşılama konusunda fedakarlıkta bulunmaları gerektiğini söylüyoruz.

Cinsellik özen gösterilmesi gereken bir konudur.

Evliliklerde de sex ne kadar süslenirse o kadar ilgi çekici olur.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.