istanbulescort
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
16 Ekim 2021 - Cumartesi

BAŞKA ZİHİNLERİN ŞAKLABANLARI…

Yazar - İsmail ŞİMŞEK
Okuma Süresi: 5 dk.
İsmail ŞİMŞEK

İsmail ŞİMŞEK

i-simsek33@hotmail.com -
Takip EtGoogle News

Psikiyatrik dilde ‘’ mental konfüzyon’’ olarak bilinen bir kavram vardır.

Bu kavram Türkçe ifade ile ‘’ bilinç bulanıklığı’’ na karşılık gelirken bu ruh halinde olan   kişiler  yaşam izdüşümlerinde bir çok şeyi tam ve doğru olarak algılayamadıkları  gibi yaşam pratiklerinde   yer ve zaman kavramını kaybederler...

Burada söylemek istediğim bu  psikiyatrik kavramın içeriği değil elbette…  Sadece bu tıbbi hastalığı  siyaseti de kapsayan  sosyolojik zeminde örneklendirme çabasıdır…

Anlatmak istediğim  kendini bu ülkeye ait görmeyen bundan utanan entelektüel geçinen nüfus cüzdanı bu ülkeye ait ancak kafa kimliği ve ruhsal zihni devşirme bir kısım sanatçı, siyasetçi veya yazar  geçinen zevattan dem vurmak istemem...

Bunlar işlerine geldiğinde insan duyarlılığında, işlerine gelmediğinde robot hissiyatındadırlar…

Yani kişinin hareketleri normaldir, şuuru açıktır. Çevresinde olup bitenlerin ne olduğunu bazen tam olarak algılayabilmelerine rağmen üç maymun refleksiyle sessiz kalırlar kendilerini gizlerler, kış uykusuna yatarlar, uygun durum oluştuğunda kendilerini ortaya atarlar.

Önemli sosyal vakalar karşısında objektif değil ancak subjektif hissiyat, sahiplenme veya yakınlık-uzaklık durumuna göre biçimlenip bulundukları kaba göre şekil alırlar.

Mesela kadınlarımız, kızlarımız tacize uğrarlar  fakat olay mahalli kendi çevrelerinde ise ses çıkartmazlar!

Hatta ülkelerine dış medya, yabancı ülke siyasetçileri hep birlikte saldırırlar bunu yapmazlarsa  ülkesini sindirmek  isteyenlere en azından ses etmezler!

Bu ülkenin demokratik kurumlarına  yapılan bir darbe teşebbüsü karşında bırakın ses çıkartmayı tam tersi bunu bir fırsat görüp alkışlarlar!

Kimlerden mi bahsediyorum, siyasetçisinden sanatçısına yazarından entelektüeline aydın geçinip bu ülkenin ekmeğini yiyip, yediği ekmek teknesine işeyen bir güruhtan…

Bu ülkenin suyunu içip, havasını teneffüs edip, bu ülkeye hakarette sınır tanımayanlardan nefesini bu yolda tüketenlerden…

Bunlar  ülkelerinin terörle mücadelesinde veya toplumsal istikrarı akamete uğratacak şekilde terör yanlısı/destekçisi yanlarını gizleyip ‘’barış maskesi’’ takarak barıştan yanaymış gibi algı mühendisliği ile Türkiye üzerinde iç ve dış güçler nezdinde baskı oluştururlar.

Son yıllara baktığınızda Türkiye üzerinde sanki bir düğmeye basılmış gibi sürekli bir baskı ve çevreleme stratejisini görürsünüz.  Türkiye ‘’tam bağımsızlığa’’ doğru evrildikçe bunu daha açık daha belirgin olarak hissedebilirsiniz.

Ve işin enteresan tarafı bunların taşeronu da emperyalizme karşı olduğunu iddia edip tam tersi tüm bunlara çanak tutan ‘’sentetik solcular…’’ 

Bir türlü idrak edemediğim şey şu… Bu ülkede solcu olmak, sosyalist olmak;  sırf zihin kodları aynı olmadığı için iktidara, ülkenin geleceği için iktidarın yanında olanlara ve bu ülkenin değerlerine küfretmekten mi geçer?

Peki nerede emperyalizme karşı olmak, nerede sömürüye, sömürülmeye  karşı  durmak!

Bir zamanlar karşı olduğunuz ‘’ kahrolsun emperyalizm’’ sloganının  sahibi  ABD’nin, ülkenize karşı iş tuttuğuna şahit olduğunuz halde,   sömürme amaçlı eylemlerine  karşı durmak yerine neden  ülkenizin meşru müdafaa hakkına, birilerinin uzun vadeli amaçlarına protez olan terör odaklarıyla haklı mücadelesine ısrarla ‘’ savaş’’ diyenlere çanak tutuyorsunuz!

Bunun adı ‘’dürüstlük’’  değil, bu birilerine ‘’ stepne’’  olma çabasıdır.

‘’Meşru müdafaa’’  çabasını  ‘’ savaş metaforu’’ olarak görüp haklı mücadelenin karşısına ‘’ barış’’ kavramını çıkartarak  sorunun ‘’ diyalog’’ yoluyla çözümünü istiyorsunuz.

Neredeyse 40 yıldır 40 bin insanın katline neden olan terör örgütü ve onun vokalisti sözde siyasal partiye fırsatlar verildiği halde hala bunu anlamak ve algılamakta güçlük çekenlerle   hala neyin diyaloğundan bahsediyorsunuz? Neden ortalığa çıkıp tüm bunları  kınayamıyorsunuz?

Neden beş yıl geçmesine rağmen hala 15 Temmuz darbe teşebbüsü karşısında demokratik tepkinizi ortaya koyup bunu iç ve dış muhataplarına haykıramıyorsunuz?

Maalesef muhalefet kesiminden bunları ne gördük ne duyduk!

Bu ülkede 1969’da ABD’nin  6.filosuna Galata’yı dar eden namuslu, dürüst, yurtsever solcu bir gençlik vardı. Yerli ve milliydiler, bu ülkenin Anadolu değerlerine gönülden tutkuluydular.

Son onlu yıllarda iktidar sırf kendi cenahlarından olmasa gerek  bu sözde solcu aydın, sanatçı, yazar geçinen bir kesim  nedense bir türlü yerli ve milli olamadı...

Olanlarda sanatçı ‘’ Tamer Karadağlı’’ örneğinde olduğu gibi bu kesim tarafından sosyal medya linçine maruz bırakıldılar.

Bu ülke gerçekten gariplikler ülkesi… Başka ülkeleri düşünüyorum da misal batı değerleri adı altında ABD başta bir ülke düşününki en demokratik ülke kabul edilsin ve devleti yok etmeye  çalışan terör odaklarına karşı alan açsın, bunu savunanlara aydınından, sanatçısına yazarından siyasetçisine hoşgörü göstersin…

 Bu ülkeye aitmiş gibi görünmek, bu milletten yanaymış gibi görünüp başka zihinlerin şaklabanı olmak galiba böyle bir şey…

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.