istanbulescort
Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort
29 Kasım 2021 - Pazartesi

KOLTUK MU, MEYDAN OKUMAK MI?

Yazar - İsmail ŞİMŞEK
Okuma Süresi: 5 dk.
İsmail ŞİMŞEK

İsmail ŞİMŞEK

i-simsek33@hotmail.com -
Takip EtGoogle News

Siyaset kurumu bir bütün olarak kendi  sistemini oluşturuyorsa ki oluşturur, doğaldır ki  kendi siyasal sisteminin dinamosu,  itici gücü doğal olarak kendi meşru liderleridir.

Ayrıca hepimiz biliriz ki siyaset;  bir hizmet işi olduğu kadar aynı zamanda “ bir perspektif  ve bir hedef” işidir.

Siyasal hedefe varmada icrai yeteneğinizi sergileyebileceğiniz hizmet konumuna oturmada amacınız  eğer hizmet ise bunu yapamadığınız ölçüde doğal olarak bunu gerçekleştirebilme hedefine de  ulaşmış sayılmazsınız.

Aynı zamanda siyaset bir iddia, iddiada bir rekabet işi ise ki, öyledir her siyasetçinin uhtesinde, bir gün devletin en tepesinde Cumhurbaşkanı olarak var olabilme kabiliyetine sahip irade yatar.

En tepe ki, doğal olarak   bir siyasal fikrin, bir siyasal hareketin liderinin iddia  mecrasıdır.

Bir örnek olması açısından şunun olmadığını AK Partinin Genel Başkanı veya lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın partisinin Cumhurbaşkanı adaylığından sürekli kaçtığını tasavvur edebiliyor musunuz?

Zira 23 Haziran 2023 seçimlerine koşar adımlarla son 1,5 yılına girdiğimizde siyasetin bu doğasına aykırı davranış rol modellerine tanıklık ediyoruz.

O zaman soru bir: Cumhurbaşkanı adaylığı her siyasi liderin değişmez hedefi ise, bazı siyasiler üstelik kendilerine liderlik vasfı lütfedilerek siyasal liderlik makama oturtulmuşsa neden sürekli hedef değiştirerek  bundan kaçarlar neden üç maymun refleksi ile söylenenler karşısında kör, sağır ve dilsizi oynarlar, neden sürekli saklanarak kendilerini parti genel başkanlığı koltuğuna kamufle etmek isterler?

Soru iki: neden söylemleriyle veya  davranışlarıyla ‘’ ben bunu yapmazsam’’ ile başlayan klişe repliğiyle  kamuoyuna mal olmalarına  rağmen bu kutsal hizmete talip olmak yerine neden hep bundan kaçarlar?

Soru üç: atılan nutuklara baktığınızda hep hamaset edebiyatı yapanların  bir asra yaklaşan kadim parti geçmişinden bu geçmişin derinliğinden dem vurup diğer yandan siyasette meydan okuyamama reflekssizliği  açık bir çelişki değil mi?

Ana muhalefetin Genel Başkanından  bahsediyorum.  

Oysa bu siyasal reflekssizliğin getirdiği bu siyasal tepkisizlik 23 Haziran 2023 seçiminin kaybedilmesi durumunda siyaset meydanının sıra dışı değişikliklere gebe olacağı da açık...

Bunu sadece ana muhalefet için söylemiyorum. Bu muhalefetin tüm genel başkanları için geçerli…

Bu sonuç ile  bu siyasal figürleri ancak siyasal tarihçilerimizin siyasal tarih stantlarının tozlu raflarından indirip tozunu silerek alıp okuyacağımız falanca dönemin falanca siyasal figürleri olarak hatırlayacağız…

Çünkü bu dönemlerin siyasal figürleri  23 Haziran 2023 seçimlerinden sonra büyük bir ihtimalle yerlerini başkalarına terk ederken hafızalarımızı dönemi ve dönemin siyasal figürlerini siyasal tarih kitaplarından okuyarak  güncelleyeceğiz…

Çünkü bu sonuç iktidar partisinin neredeyse yarım asırlık başarısını yeni bir başarıyla perçinlerken netice muhalefetin başat aktörlerini, iktidar kuran iktidar yıkan  aradaki politika simsarlarını, koltuklarına kendini kelepçeletmiş genel başkanlarını, kendine göre siyasal zemin hesabı yapan siyasal muhasiplerini değişimin dönüştürebilme hesaplaşmasıyla yüzleşmek zorunda bırakacak.

Siyasette yeni siyasal tasfiyeler başlayacak, ısrarla koltuktan kalkmak istenmemesi durumunda parti içi muhalefet başlarken, partinin genel başkan düzeyindeki  siyasal aktörlerinin CHP, İP,SP, HDP gibi neredeyse muhalefetin tüm genel başkanlarının yeni yüzler için ‘’ siyasal otofaji’’  ile bitirildiğini göreceğiz.

Şimdiye kadar cesaret edemediği meydan okuma için Genel Başkan bu dönem dostlarımızla birlikte karar vereceğiz diyor. Aslınsa bu çıkış bir nevi zaman kazanma ‘’ Erdoğan karşısında kim kazanabilir’’ sorusunu çek etme gerçekliğini yansıtıyor.

Tüm bunlara rağmen naçizane ben olsam şunu yapardım.

-Bir takım beklentileri hesaba katarak fırsat kollama iklimine yatmak, başka odaklardan medet ummak, milletin önünde ‘’ paçavra olurum’’ düşüncesiyle ‘’ saksıda hareketsiz duran kaktüse’’ yatmak yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’karşıma çık’’ meydan okuması karşısında  bu meydan okumaya tepki verir ‘’ devekuşu refleksi ’’ ile başını kuma gömme davranış rol modeline girmezdim.

‘’Koltuk mu - meydan okumak mı?’’ ikileminde meydan okumayı seçer, sürekli kaçış beni kurtaramayacaksa bu çağrıya teslim olur partimde genel başkanlık yaptığım yıllar hatırına Atatürk’ün kurduğu Genel Başkanı olduğu bu kadim  partinin onurunu kurtarma yolunu seçerdim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.